“`html
Dünya siyasi sahnesinde yeni bir darbe girişimi modeli sergileniyordu. Dışarıdan müdahalelerle desteklenen bu içsel değişim, oldukça farklıydı. Seçimlerde elde edilen sonuçlar doğrultusunda, Maduro’yu istemeyen uluslararası güçler, sahneye genç ve dinamik lider Guaido’yu çıkartmışlardı.
Bir zamanlar Güney Amerika’nın en zengin ülkesi olan Venezuela, yaygın hastalıklar ve artan suç oranları yüzünden birkaç yıl içinde ekonomik çöküş yaşamıştı. Ülkenin ekonomisi, %50’den fazla küçülürken, doğal kaynaklarıyla zengin olmasına rağmen, yolsuzluk, yoksulluk ve sosyal uçurumlar içinde bir kaosa sürüklenmişti. Chavez sonrası bu karmaşadan çıkamayan Venezuela, küresel güçlerin etkisi altında kalmıştı.
Amerika Birleşik Devletleri, Nicolas Maduro’nun 10 Ocak 2019’da göreve başlamasını tanımamış ve bu durum, iki paralel parlamento yapısının oluşmasına neden olmuştu: Maduro’yu destekleyen Kurucu Meclis ve Guaido’nun liderliğindeki, ABD’nin desteğiyle hareket eden Ulusal Meclis.
Avrupa Birliği de bu duruma müdahil oldu; İngiltere, İspanya, Fransa ve Almanya’nın ardından Avusturya, Hollanda, İsveç, Danimarka gibi ülkeler Guaido’yu “geçici devlet başkanı” olarak tanımıştı.
Ancak üç hafta öncesine kadar Guaido sıradan bir siyasetçi olarak görünüyordu. Öncelikle muhalefet partilerinin ortak adayı olarak meclis başkanlığına seçilen Guaido, daha sonra ülkede artan Maduro karşıtı protestolar sırasında kalabalıkları sokağa çağırmış, ordunun desteğini istemişti.
23 Ocak 2019’da, Caracas’taki La Carlota Hava Üssü yakınında bulunan askeri birliklerle çektiği videoları sosyal medyada paylaşarak uluslararası dikkati üzerine çekmişti.
Ancak, Guaido ve destekçileri istediklerini elde edemedi. Venezuela’nın Savunma Bakanı ordunun Maduro’yu desteklediğini açıkladı. Maduro da, darbe girişimini başarılı bir şekilde bastırması için ordusuna teşekkür etti.
ABD yönetimi Guaido’ya destek açıklamaları yapsa da, Guaido’nun girişimleri başarıya ulaşmadı. Venezuela’da adeta “askıda darbe günleri” başlamıştı.
Guaido, destek çağrılarına devam ederken, “Ülkenin 24 eyaleti de sokağa çıktı, bu geri dönüşü olmayan bir yol; geleceğimiz burada!” diyordu. Ancak Nisan 2019’da yine bir girişimde bulunsalar da başarısız oldu.
Dönemin Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, “Maduro’nun sonrasındaki günler için planlar yapıyoruz.” açıklamasını yapmıştı; ama bu da netice vermedi.
Guaido ve Amerikalı destekçileri, ordudan yeteri kadar destek alamayınca yeni bir strateji geliştirmeye karar verdiler. Venezuela’daki muhalefet, paralel bir oturumla Guaido’nun yeniden başkan seçildiğini duyurdu. Guaido, muhalif diğer isimlerle birlikte kabine kurarak paralel bir devlet yapısı oluşturmaya çalışıyordu.
Daha sonra Guaido, Beyaz Saray’a resmi ziyarette bulunmuş, Trump tarafından sıcak bir şekilde karşılanmıştı. Ancak zamanla Guaido’ya olan uluslararası destek azalmaya başladı. Önce İspanya, ardından diğer ülkeler bu desteği geri çekti.
Guaido’nun ifşa olan usulsüzlük belgeleri, durumunu daha da zorlaştırdı. Washington Post’a göre, Guaido’ya destek veren bir şirket, Maduro karşıtı eylemler için ABD’deki iki iş insanından para talep etmişti. O süreçte Guaido, ABD’ye sığınmıştı.
Venezuela’da ise seçimler düzenlenmiş ve Maduro yeniden seçilmişti. Bu durumu takiben, Guaido hakkında bir “yakalama kararı” çıkartıldı. Idealist bir genç lider olarak umut vaat eden Guaido, emperyalizmin başarısız müdahale politikasının bir sembolü haline geldi.
Arşivlerde de yer aldığı gibi, destekçisi olan Trump geri dönecek olursa, bu konuda kayda değer bir gelişme sağlamak pek mümkün görünmüyordu.
“`
More Stories
‘Tüm vatandaşlarımız yuvalarına kavuşana kadar bize uyku yok’
Son dakika… SGK duyurdu! Ramazan Bayramı ikramiyesinin hesaplara yatacağı tarih belli oldu
Samsun’da Bereketli Balık Sezonu